0

Akademik sınavlara hazırlanmak, aylar sonra çok güçlü bir rakip, örneğin Real Madrid ile maça çıkacağını bilmek gibidir. Rakibin bu maçta iyi oynayacağı zaten bellidir. Bu nedenle maçın sonunda ‘Çok iyi oynadılar, kaybettik!’ demek ne kadar yersiz ise, bu maça hazırlıksız çıkmakta bir o kadar ‘bile bile lades’ demek olacaktır.


 Doruk hoca olarak bu platformda yaptığım şey tam olarak budur. Aylar sonra gireceğimiz bu sınav zaten zor olacaktır. Ama şanslıyız ki biz düşmanı çok iyi tanıyoruz. Karşımıza çıkaracağı tuzakları önceden kestirip öğrenciye aktarıyoruz.

 Bu noktada önemli olan husus, öğrencinin hocasına güvenip kendini tamamen teslim etmesi ve ne deniyorsa onu yapmasıdır. ‘Çalış’ denilen noktalara çalışıp, daha da önemlisi ‘çalışma’ denilen yerlerde kendini frenleyebilmesidir. Yukarıdaki örnekle bağdaştırmak gerekirse; bize rakibi yenebilmek için kaç gol lazım? 3 gol yeterken 5 gol atmaya oynarsak, kaybederiz. İngilizcede 1 milyona yakın kelime, onlarca gramer konusu, bu konuların içerisinde yüzlerce alt başlık bulunmakta. Peki ama ‘Hangilerine çalışacağız?’

 İşte uzman hoca faktörü tam olarak burada devreye girmekte. Yıllardır yapılan tüm sınavlara girerek (elektronik sınavlar dahil yılda toplam 14 sınav) düşmanı takip etmeye devam ediyor ve bu bilgi birikimi sayesinde öğrenciye o gramer kitabının hangi sayfasından kaç soru geleceğini, hangi kelimelerin 70, hangi kelimelerin 90 için bilinmesi gerektiğini söyleyebiliyoruz.

 Yani ‘skora yönelik bi eğitim’ vererek, öğrenciye rakibi yenebilmesi için en kestirme yolu sunuyoruz.

 Bu elbette büyük bir iddia, ancak öğrenci memnuniyet oranımızın %100 olması bu iddiayı en güzel şekilde desteklemektedir 🙂 Aksi halde öğrenci kendi başına kitap defter karşısına geçtiğinde, bir süre sonra şu sorular içinde kaybolacaktır:

– Günde kaç saat çalışmalıyım?
– Hangi gramer konusu daha elzem?
– Hangisine çalışmasam da olur?
– Hangi kelimeler sponsor?
– Paragrafları nasıl okumalıyım?
– Püf noktalar neler?
– Sınavda soruları hangi sırayla çözmeliyim?
vs… 

 Son olarak; ‘Garantili eğitim’ diye bir şey yoktur. Öğrenci çalışmasın ama kurs skor garantisi versin! Bu malesef ticari bir pazarlamadan öte değildir, aslı astarı yoktur. Öğrencinin bu işin karşılıklı olduğunu bilmesi ve elini taşın altına koyması gerekmektedir. Ama biz şunun garantisini gönül rahatlığıyla veriyoruz:

 Burada alınacak eğitiminin sonunda, öğrencinin sınavdan çıktığında “hocam sınavda bu kelime çıktı siz bize bu kelimeyi vermemiştiniz, bu konu çıktı anlatmamıştınız” deme şansı olmayacaktır. Eğer öğrenci de Doruk hocanın dediklerini yapar, kendisine hazırlanan kişisel çalışma programına uyar ve çalışırsa, o skor zaten kendiliğinden gelecektir… 

Tren kalkıyor, atlıyor musun?